ABDURRAHİM KOZALI: el-MUVÂFAKÂT 34. SEMİNER ÖZETİ

Bu seminerde, el-Muvâfakât okumalarının 34. oturumu gerçekleştirilmiş ve makâsıd (şeriatın amaçları) konusunun sekizinci dersine devam edilmiştir. Önceki derste, fiillerin asli veya tabi maksatlara göre değerlendirilmesi konusu ele alınmıştı. Bu derste ise tabi maksatlar üzerinde daha fazla durulmuş, asli maksatlarla ilişkisi açıklanmış ve Teklif-i Malayutak (bireyin gücünü aşan yükümlülüklerin İslam hukukundaki yeri) konusunun teorik olarak mümkün olup olmadığı tartışılmıştır.

Ana temalar ve başlıklar

  1. Fiillerin Asli ve Tabi Maksatlara Göre Değerlendirilmesi
    Bir amelin asli maksatlarla mı yoksa tabi maksatlarla mı gerçekleştirildiği konusu ele alınmıştır. Asli maksatlar, doğrudan ilahi emre uyma niyetiyle yapılan fiilleri kapsarken, tabi maksatlar ise bireyin fiilden elde ettiği haz veya faydayı ifade eder. Özellikle ibadetlerde manevi haz, mübah alanında ise maddi hazlar dikkate alınmıştır.
  2. Teklif-i Malayutak’ın İslam Hukukundaki Yeri
    İslam hukukunda, bireyin gücünü aşan bir yükümlülüğün olmadığı kabul edilmiştir. Ancak teorik olarak böyle bir yükümlülüğün mümkün olup olmadığı tartışılmıştır. Eş‘arî düşünceye göre, Allah’ın bireye gücünü aşan bir yükümlülük vermesi teorik olarak mümkündür, fakat pratikte böyle bir uygulamanın olmadığı belirtilmiştir.
  3. Meşakkat ve Takati Aşan Zorluklar
    Meşakkat (zorluk), dini yükümlülüklerin doğasında bulunan bir olgu olarak ele alınmıştır. Ancak İslam hukukunun bireyin gücünü aşan bir meşakkati zorunlu kılmadığı vurgulanmıştır. Günlük hayatın kendisinde de çeşitli zorlukların bulunduğu ve bu bağlamda dini yükümlülüklerin insan doğasına uygun olarak belirlendiği ifade edilmiştir.
  4. Haz ve Şeriatın Hükümleri Arasındaki İlişki
    Şeriatın hükümlerinin sadece bireye yükümlülük getiren bir sistem olmadığı, aynı zamanda bireyin dünyevi ve uhrevi faydasını gözettiği belirtilmiştir. Mübah alanında dünyevi hazların, ibadet sahasında ise manevi hazların bulunduğu ifade edilerek, bireyin haz almasının dini çerçevede mümkün olduğu vurgulanmıştır.
  5. Mübah Fiiller ve Haz Kavramı
    Mübah (serbest bırakılmış) fiillerin de teklif (yükümlülük) kapsamına girdiği ifade edilmiştir. Bu nedenle, bireyin bu tür fiilleri işlerken haz alması doğal karşılanmıştır. Ancak asli maksatların bilfiil veya bilkuvve (potansiyel olarak) bu fiile eşlik edip etmediği dikkate alınarak değerlendirme yapılmıştır.
  6. Haz ve İhlâs İlişkisi
    Haz ile ihlas arasında doğrudan bir çelişki olup olmadığı tartışılmıştır. Özellikle ibadetlerde haz faktörünün tamamen dışlanmasının mümkün olmadığı ifade edilmiştir. Gazâlî’nin görüşlerine referans verilerek, insanın tamamen hazdan bağımsız bir amel gerçekleştirmesinin zor olduğu vurgulanmıştır.
  7. Muamelat Alanında Haz ve Meşruiyet
    Muamelat (günlük ilişkiler ve sözleşmeler) kapsamında haz kavramının nasıl ele alınacağı tartışılmıştır. Evlilik, ticaret gibi akitlerde bireyin haz almasının şeriat tarafından meşru görüldüğü belirtilmiştir. Bu bağlamda, haz niyetiyle yapılan bir fiilin, eğer şer‘î hükümlere uygun şekilde gerçekleştirilmişse, geçerliliğini koruduğu ifade edilmiştir.
  8. Cennet, Cehennem ve Ahirete Dair Haz Kavramı
    Cennet vaatlerinin ve cehennem tehdidinin, birey için bir teşvik unsuru olduğu ve bunun haz faktörüyle bağlantılı olduğu belirtilmiştir. Eğer ahiret hazzı meşru kabul ediliyorsa, dünyevi hazların da belirli sınırlar içinde meşru kabul edilmesi gerektiği ifade edilmiştir.

Sonuç

Seminerde, fiillerin asli ve tabi maksatları üzerinden değerlendirilmesi konusu ele alınmış, bireyin haz alma motivasyonunun dini açıdan nasıl değerlendirileceği tartışılmıştır. Teklif-i Malayutak kavramının pratikte bulunmadığı, ancak teorik olarak mümkün olduğu görüşü değerlendirilmiştir. Ayrıca, ibadetlerde ve günlük fiillerde haz faktörünün varlığı kabul edilmiş, bunun ihlası zedeleyip zedelemediği tartışılmıştır. Sonuç olarak, İslam hukukunun bireyin yükümlülüklerini belirlerken hem dünyevi hem de uhrevi maslahatları gözettiği ortaya konmuştur.

 

This seminar is the 34th session of al-Muwāfaqāt readings, continuing the eighth lesson on maqāṣid (the objectives of Sharia). The previous session discussed evaluating actions based on primary or secondary objectives. This session further explores secondary objectives, their relationship with primary objectives, and the theoretical possibility of Taklīf mā lā yutāq (imposing obligations beyond human capacity) in Islamic law.

Main Themes and Topics

  1. Evaluating Actions Based on Primary and Secondary Objectives
    The discussion revolves around whether an action is performed for primary objectives (directly fulfilling divine command) or secondary objectives (seeking personal benefit or pleasure). While spiritual satisfaction is emphasized in acts of worship, material benefits are acknowledged in permissible (mubāḥ) actions.
  2. The Place of Taklīf mā lā yutāq in Islamic Law
    Islamic law generally rejects the imposition of obligations beyond human capacity. However, the theoretical possibility of such an obligation is debated. Ash‘arī thought argues that while it is theoretically possible for God to impose such burdens, in practice, divine legislation does not do so.
  3. Hardship (Mashaqqah) and the Limits of Human Capacity
    Hardship is an inherent aspect of religious duties, yet Islamic law ensures that no obligation exceeds human capacity. The discussion highlights that everyday life itself contains difficulties and that religious obligations are structured in accordance with human nature.
  4. Pleasure and the Legal Rulings of Sharia
    Sharia is not solely a system of obligations but also considers human well-being in both worldly and afterlife contexts. The seminar emphasizes that while material pleasures exist in the permissible sphere, spiritual satisfaction is inherent in worship. Therefore, experiencing pleasure within the boundaries of Sharia is deemed legitimate.
  5. The Concept of Pleasure in Permissible Actions
    Permissible actions (mubāḥ) are also included within the framework of divine legislation. The discussion examines how seeking pleasure in these actions is natural, provided they align with Sharia’s ethical framework. The presence of primary objectives in an action—whether explicitly or implicitly—determines its spiritual significance.
  6. The Relationship Between Pleasure and Sincerity (Ikhlāṣ)
    The seminar debates whether pleasure contradicts sincerity. It is acknowledged that, particularly in worship, the exclusion of all forms of pleasure is nearly impossible. Referring to al-Ghazālī’s views, the discussion highlights that complete detachment from pleasure in one’s actions is unrealistic.
  7. Pleasure and Legitimacy in Transactions (Mu‘āmalāt)
    The role of pleasure in daily transactions, such as marriage and trade, is analyzed. Islamic law does not oppose seeking pleasure in lawful contracts, as long as these transactions adhere to ethical and legal principles. This reinforces the idea that pleasure, when aligned with divine commands, does not invalidate an action.
  8. The Concept of Pleasure in the Afterlife: Paradise and Hell
    The discussion extends to eschatological themes, arguing that divine incentives, such as the rewards of paradise and the punishments of hell, are based on human motivation through pleasure and pain. If afterlife pleasures are deemed legitimate, then worldly pleasures, within certain limits, should also be considered lawful.

Conclusion

The seminar explores the distinction between primary and secondary objectives in evaluating human actions and discusses the role of pleasure within religious and legal contexts. The theoretical debate on Taklīf mā lā yutāq concludes that, while possible in principle, it is not a practical reality in Islamic law. Additionally, the presence of pleasure in both worship and daily life is acknowledged, with the discussion focusing on whether it undermines sincerity. Ultimately, Islamic law is presented as a system that balances human obligations with both worldly and spiritual benefits.