ABDURRAHİM KOZALI: el-MUVÂFAKÂT 35. SEMİNER ÖZETİ

Bu seminer, el-Muvâfakât derslerinin 35. oturumu olup makâsıd (şeriatın amaçları) cildinin 9. dersi ve 7. meselesinin ele alındığı bir oturumdur. Seminerde, İslam hukukunda niyabet (bir ibadetin veya hukuki fiilin bir başkası adına yerine getirilmesi) konusu detaylandırılmıştır. Muamelat sahasında niyabetin geçerli, ibadet sahasında ise prensip olarak geçersiz olduğu fikri tartışılmış, istisnaî durumlar (hac, oruç gibi ibadetlerde niyabetin mümkün olup olmadığı) üzerinde durulmuştur. Ayrıca, şeriatın evrenselliği ve külliliği meselesi ele alınmış, şeriatın sadece belli bir zümreyi değil tüm insanlığı kapsadığı görüşü savunulmuştur.

Ana temalar ve başlıklar

  1. Muamelat ve İbadetlerde Niyabetin Geçerliliği
    İslam hukukunda işlemler (muamelat) ve ibadetler (ibadat) arasında temel bir ayrım yapılmaktadır. Muamelatta niyabet mümkündür çünkü sözleşmeler ve hukuki işlemler toplumsal düzenin devamlılığını sağlamak için yapılmaktadır. Ancak ibadetlerde, kişinin bireysel olarak yükümlü olduğu düşünülerek niyabetin mümkün olmadığı kabul edilmektedir.
  2. Hac ve Oruçta Niyabet Meselesi
    Hac ve oruç, niyabetin mümkün olup olmadığı konusunda tartışmalı iki ibadet olarak ele alınmıştır. Hac, mali yönü olduğu için niyabetin mümkün olduğu tek ibadet olarak kabul edilmiştir. Ancak oruç konusunda farklı rivayetler bulunmaktadır. “Kim oruç borcu olduğu halde ölürse, velisi onun yerine oruç tutsun” hadisi tartışılmış ve bunun metodolojik açıdan zayıf olduğu değerlendirilmiştir.
  3. İbadetlerin Kişiye Özgü Olması ve Kulluk Anlayışı
    İbadetler, bireyin doğrudan Allah’a karşı sorumluluğunu ifade ettiği için kişiye özgüdür. Bu nedenle, bir başkasının yerine ibadet yapmanın mümkün olmadığı savunulmuştur. Mekki ayetlerde kulluk kavramının vurgulandığı ve bu ayetlerin genel geçer olduğu belirtilmiştir.
  4. Sevap ve Günahın Başkalarına Geçmesi
    “Kim iyi bir çığır açarsa onun ecrinden pay alır” hadisi ve başkasının fiilleri nedeniyle sevap veya günah kazanmanın mümkün olup olmadığı konusu tartışılmıştır. Müellif, kişinin doğrudan etki ettiği fiillerden sevap veya günah alabileceğini, ancak tamamen başkasının yaptığı bir fiilden dolayı sorumlu tutulamayacağını belirtmiştir.
  5. Sadaka ve Zekât Bağışlama Meselesi
    Sadaka ve zekâtın başkası adına verilebilmesi, mali yönü olan ibadetlerin niyabet kapsamına girebileceğini göstermektedir. Ancak namaz ve oruç gibi doğrudan bedensel ibadetlerde bu mümkün görülmemektedir.
  6. Şeriatın Evrenselliği ve Kapsayıcılığı
    Müellif, şeriatın yalnızca Müslümanları değil, tüm insanları kapsadığını vurgulamıştır. Şeriatın tüm insanları muhatap alması, kıyasın meşruiyetini ve İslam hukukunun evrensel geçerliliğini destekleyen önemli bir ilke olarak ele alınmıştır.
  7. Şeriat ve Sufilik: Herkes İçin Aynı Şeriat mı Geçerli?
    Sufilerin farklı bir şeriata tabi olup olmadığı konusu ele alınmış, şeriatın herkes için geçerli olduğu savunulmuştur. Halk arasında yaygın olan, bazı sufilerin şeriattan muaf olduğu görüşünün yanlış olduğu belirtilmiş, sufilerin de tıpkı diğer insanlar gibi şeriatın tüm hükümlerine tabi olduğu ifade edilmiştir.
  8. Hz. Peygamber’in Meziyetleri ve Ümmetteki Yansımaları
    Müellif, Hz. Peygamber’e verilen meziyetlerin ümmet içinde de bir karşılığı olduğunu savunmuştur. Örneğin, istinbat yetkisi (hüküm çıkarma), sadece Hz. Peygamber’e değil ümmete de verilmiştir. Aynı şekilde, Hz. Peygamber’e gelen vahyin ümmete de rüya yoluyla açık olduğu fikri öne sürülmüştür.
  9. Şeriatın Külliliği ve Kıyasın Meşruiyeti
    Müellif, şeriatın evrenselliğinden hareketle kıyasın meşruiyetini desteklediğini savunmuştur. Şeriatın belli olaylar ve kişilerle sınırlı olmadığı, bu yüzden kıyas yöntemiyle hükümlerinin genişletilebileceği vurgulanmıştır.
  10. Velilerin Kerametleri ve Peygamberlerin Mucizeleri
    Peygamberlerin mucizelerine benzer şekilde, velilerin de keramet göstermesinin mümkün olduğu savunulmuştur. Kerametlerin, velayet makamında olan kişiler için geçerli olduğu ve bunun İslam düşüncesinde bir kabul gördüğü ifade edilmiştir.
  11. Hz. Peygamber’in İsmet Sıfatı ve Ümmete Geçişi
    Peygamberin ismet sıfatının (günahsızlık) ümmete nasıl geçtiği tartışılmıştır. Sünni düşüncede, peygamberlik sona erdiği için ismet sıfatının ümmetin geneline yayıldığı, bu yüzden icma kavramının (ümmetin ortak görüşü) bağlayıcı olduğu görüşü desteklenmiştir.

Sonuç

Bu seminerde, niyabet kavramı, ibadetlerde ve muamelatta geçerliliği, sevap ve günahın başkalarına intikali, şeriatın evrenselliği ve külliliği, kıyasın meşruiyeti, sufilerin şeriatla ilişkisi ve Hz. Peygamber’in meziyetlerinin ümmetteki yansımaları ele alınmıştır. Müellif, şeriatın tüm insanları kapsadığı, ibadetlerin kişiye özgü olduğu ve kıyasın İslam hukukunun temel prensiplerinden biri olduğunu vurgulamaktadır. Son olarak, peygamberlik makamının ümmete aktarılan yönleri incelenmiş ve icma kavramının bağlayıcılığı öne çıkarılmıştır.

Formun Altı

This seminar marks the 35th session of al-Muwāfaqāt readings, covering the ninth lesson on maqāṣid (the objectives of Sharia) and the seventh issue under discussion. The session focuses on niyābah (proxy worship or legal representation in Islamic law), exploring its validity in different legal contexts. It examines the principle that proxy is permissible in transactions (muʿāmalāt) but generally not allowed in acts of worship (ʿibādāt), with exceptions such as Ḥajj and Ṣawm (fasting) being analyzed. Additionally, the seminar discusses the universality and comprehensiveness (kulliyyah) of Sharia, arguing that divine law applies not only to specific communities but to all of humanity.

Main Themes and Topics

  1. The Validity of Proxy in Transactions and Worship
    A key distinction in Islamic law is made between muʿāmalāt (legal and financial transactions) and ʿibādāt (acts of worship). Proxy (niyābah) is permissible in muʿāmalāt because contracts and financial dealings ensure social continuity. However, in ʿibādāt, worship is considered a direct obligation between the individual and God, making proxy generally impermissible.
  2. The Issue of Proxy in Ḥajj and Ṣawm
    Ḥajj is recognized as the only act of worship where proxy is explicitly permitted, due to its financial component. However, the permissibility of proxy in fasting (ṣawm) remains debated. The hadith stating, “Whoever dies with a fasting obligation, his guardian should fast on his behalf,” is critically analyzed, with scholars questioning its methodological strength.
  3. Personal Responsibility in Worship and the Concept of Servitude
    Worship is a direct responsibility of the individual toward God, reinforcing the principle that one cannot perform ʿibādāt on behalf of another. The discussion highlights how Meccan verses emphasize the universality of servitude, reinforcing the idea that obligations in worship cannot be transferred.
  4. The Transferability of Reward and Sin
    The hadith stating, “Whoever establishes a good practice will have its reward,” is examined to determine whether rewards or sins can be transferred between individuals. The scholar argues that while a person may gain reward for influencing good deeds, direct transference of rewards or sins without personal involvement is not possible.
  5. The Legitimacy of Donating Charity and Zakāt on Behalf of Others
    The permissibility of giving charity and zakāt on behalf of someone else is discussed, showing that financial acts of devotion allow for proxy. However, ṣalāh (prayer) and ṣawm (fasting) remain strictly personal, reinforcing the broader principle that physical worship cannot be delegated.
  6. The Universality and Inclusivity of Sharia
    The seminar emphasizes that Sharia is not exclusive to Muslims but applies to all of humanity. The scholar argues that this universality legitimizes qiyās (analogical reasoning) and supports the idea that Islamic legal principles are meant to be expansive and adaptable across different societies and times.
  7. Sufism and Sharia: Is There a Different Law for Mystics?
    A widespread misconception that some Sufis are exempt from Sharia is addressed. The discussion reaffirms that Sharia applies equally to all individuals, including mystics. The claim that Sufis operate under a separate legal framework is rejected, emphasizing that spiritual and legal commitments are inseparable.
  8. The Privileges of the Prophet and Their Reflection in the Ummah
    The scholar argues that certain privileges given to the Prophet Muhammad also manifest within his community. For example, the ability to derive legal rulings (istinbāṭ) is not exclusive to the Prophet but extends to the ummah. Similarly, the concept of revelation being accessible through dreams in the ummah is explored as an extension of prophetic guidance.
  9. The Comprehensiveness of Sharia and the Legitimacy of Qiyās
    The universality of Sharia supports the legitimacy of qiyās (analogical reasoning). The discussion emphasizes that divine law is not limited to specific events or individuals, and therefore, qiyās serves as a valid mechanism for expanding and applying Islamic legal principles beyond their immediate historical context.
  10. The Relationship Between Miracles of Prophets and Karamāt of Saints
    The seminar examines the belief that miracles (muʿjizāt) granted to prophets have counterparts in the supernatural abilities (karamāt) of saints. It is argued that karamāt are possible for righteous individuals (awliyāʾ), reinforcing the theological distinction between prophetic miracles and saintly wonders.
  11. The Prophet’s Infallibility (ʿIṣmah) and Its Extension to the Ummah
    The seminar discusses how the Prophet’s ʿiṣmah (infallibility) is reflected in the broader ummah. Since prophecy has ended, ʿiṣmah is collectively upheld by the community, supporting the doctrine of ijmāʿ (scholarly consensus) as a binding source of law.

Conclusion

This seminar explores proxy in worship and legal transactions, the transferability of reward and sin, the universality of Sharia, the legitimacy of qiyās, the role of Sufis in Islamic law, and the Prophet’s special attributes and their relevance to the ummah. The scholar argues that Sharia applies to all people, worship remains a personal obligation, and qiyās is a key principle in expanding Islamic jurisprudence. Lastly, the seminar discusses how prophetic characteristics, such as legal deduction and divine communication through dreams, continue within the Muslim community.