ABDURRAHİM KOZALI: ER RİSÂLE 4. SEMİNER ÖZETİ
Bu seminer, İmam Şâfiî’nin er-Risâle eserinde bilgi kavramını nasıl ele aldığını ve beyan teorisinin fıkıh usulü içindeki yerini detaylandırmaktadır. Seminerde, bilginin kitap bilgisi olarak kabul edilmesi, fıkıh ve ilim arasındaki ayrım, beyan türleri ve içtihadın epistemolojik temelleri gibi konular incelenmiştir.
Ana Temalar:
- Bilginin Tanımı ve Kitap Bilgisi: Şâfiî’ye göre ilim, özellikle Kur’an bilgisi ile tanımlanır ve bir kişinin alim sayılabilmesi için Kur’an hakkında derin bilgiye sahip olması gerektiği vurgulanır. Bu bağlamda, ilmin sadece ezberlenmiş bilgi olmadığı, aynı zamanda istinbat (delilden hüküm çıkarma) ve istidlal (delil getirme) yöntemleriyle geliştirilen bir düşünsel süreç olduğu belirtilmiştir.
- Fıkıh ve İlim Ayrımı: Fıkıh, ezberlenmiş bilgiden farklı olarak bir düşünme ve analiz süreci gerektirir. Şâfiî, fıkhın dini bilgiyi anlamlandıran, nassların doğru yorumlanmasını sağlayan bir yetkinlik alanı olduğunu ifade eder.
- Beyan Teorisi ve Türleri: Beyanın Kur’an ve sünnet arasındaki ilişkiyi açıklayan bir teori olarak ele alındığı belirtilmiş ve beyanın dört (veya beş) temel türü şu şekilde sıralanmıştır:
- Kur’an’da doğrudan açıkça ifade edilen hükümler.
- Kur’an’da geçen ancak sünnet yoluyla detaylandırılan hükümler.
- Kur’an’a doğrudan referans vermeksizin sünnette yer alan hükümler.
- İçtihat yoluyla belirlenen hükümler.
- Bazı taksimlerde beşinci bir tür olarak içtihat ayrıca ele alınmaktadır.
- Sünnetin Epistemolojik Konumu: Şâfiî’ye göre sünnet, Kur’an’ın ayrılmaz bir parçasıdır ve onun tamamlayıcısıdır. Sünnetin Kur’an’dan bağımsız bir kaynak olmadığını, onun doğal bir uzantısı olarak anlaşılması gerektiğini ifade eder.
- İçtihat ve Kıyasın Meşruiyeti: İçtihat, Şâfiî tarafından bir beyan türü olarak ele alınmış ve fıkıh usulü içindeki epistemolojik temelleri tartışılmıştır. Ancak bu noktada Cassâs gibi Hanefî alimlerin itirazları da ele alınarak içtihadın kesin bilgi değil, zannî bir bilgi türü olduğu ifade edilmiştir.
Sonuç:
Bu seminer, İmam Şâfiî’nin er-Risâle’de geliştirdiği bilgi ve beyan teorisini derinlemesine ele alarak, fıkıh usulü açısından nasıl bir sistem sunduğunu göstermektedir. Şâfiî’nin Kur’an ve sünnet ilişkisini nasıl kavramsallaştırdığı ve içtihadın İslam hukukundaki rolünü nasıl belirlediği, klasik İslami epistemoloji açısından önemli bir tartışma alanı sunmaktadır.
This seminar explores Imam al-Shāfi‘ī’s conceptualization of knowledge in al-Risāla and the role of bayān (clarification) theory within uṣūl al-fiqh. Topics discussed include the classification of knowledge as kitāb (scriptural knowledge), the distinction between fiqh and general knowledge, types of bayān, and the epistemological foundations of ijtihād (independent reasoning).
Main Themes:
- Definition of Knowledge and Scriptural Knowledge: Al-Shāfi‘ī defines knowledge primarily in relation to the Qur’an, asserting that true scholarship requires deep understanding of the Qur’an. He emphasizes that knowledge is not merely memorization but also a cognitive process developed through istinbāṭ (deductive reasoning) and istidlāl (evidential reasoning).
- Distinction Between Fiqh and General Knowledge: Unlike memorized knowledge, fiqh requires analytical reasoning and interpretation. Al-Shāfi‘ī presents fiqh as a discipline that enables the correct understanding of sacred texts and their proper application.
- The Theory and Types of Bayān: The bayān theory explains the relationship between the Qur’an and sunnah, categorizing bayān into four (sometimes five) fundamental types:
- Rulings explicitly stated in the Qur’an.
- Rulings mentioned in the Qur’an but further elaborated through the sunnah.
- Rulings found in the sunnah without direct reference in the Qur’an.
- Rulings established through ijtihād.
- In some classifications, ijtihād is treated as a separate category.
- The Epistemological Status of the Sunnah: Al-Shāfi‘ī argues that the sunnah is an inseparable component of the Qur’an, serving as its essential complement rather than an independent source.
- The Legitimacy of Ijtihād and Qiyās: Al-Shāfi‘ī considers ijtihād a form of bayān and discusses its epistemological foundations within uṣūl al-fiqh. The seminar also addresses critiques from Ḥanafī scholars such as al-Jaṣṣāṣ, who argue that ijtihād does not yield absolute knowledge but remains within the realm of probabilistic reasoning (ẓannī knowledge).
Conclusion:
This seminar provides an in-depth analysis of al-Shāfi‘ī’s bayān theory and his systematic approach to uṣūl al-fiqh. By examining how he conceptualizes the Qur’an-sunnah relationship and defines the role of ijtihād in Islamic law, the discussion highlights crucial debates in classical Islamic epistemology.