EKREM DEMİRLİ: KEŞFÜ’L-MAHCÛB OKUMALARI 16. SEMİNER ÖZETİ

Bu seminerde, tasavvufun erken dönemlerinde ortaya çıkan sekr (coşku) ve sahv (ayıklık) ekolleri incelenmekte; özellikle Bayezid-i Bestami ve Cüneydi Bağdadi arasındaki tasavvufi yaklaşım farkları ele alınmaktadır. Tasavvuf literatüründeki bu iki ekolün, dini pratikler ve bireysel manevi tecrübeler üzerindeki etkisi tartışılmıştır. Ayrıca, tasavvufun genel İslam düşüncesiyle olan ilişkisi, şehir ve çevre bağlamında ele alınmıştır.

Ana Temalar:

  1. Sekr ve Sahv Ekolü: Bayezid-i Bestami’nin coşku temelli sekr anlayışı, Cüneydi Bağdadi’nin soğukkanlı sahv yaklaşımı ile karşılaştırılmış; bu iki ekolün tasavvuf tarihinde nasıl şekillendiği analiz edilmiştir.
  2. Bayezid-i Bestami ve Tasavvufun Eleştirisi: Bayezid’in coşkulu ifadeleri ve bunların tasavvufi bağlamda taklit edilmesinin mümkün olmadığına yönelik eleştiriler detaylandırılmıştır. Bu eleştirilerin tasavvufun genel kabul gören normlarını nasıl etkilediği tartışılmıştır.
  3. Bağdat ve Çevre Karşıtlığı: Bağdat’ın tasavvufun merkezileşmesindeki rolü, Bestami gibi çevreye mensup sufilerin konumları üzerinden değerlendirilmiş; merkezin çevreyi kontrol etme çabası analiz edilmiştir.
  4. İslam’da Sekr ve Sahv’ın Anlamı: Sekr, aşk ve şarap metaforları üzerinden tasavvuf literatüründe geniş bir şekilde ele alınmış; bu ifadelerin eleştirilere maruz kalma süreci açıklanmıştır. Sahv ise, daha düzenli ve toplumla uyumlu bir tasavvufi anlayış olarak konumlandırılmıştır.
  5. Müslüman Kimliğinin İnşasında Şehir ve Bilim: Bağdat merkezli düşünce ve tasavvufun, diğer İslam şehirlerinden farklı olarak dini ve ilmi anlamda standartlar geliştirmesi üzerinde durulmuştur.

Sonuç:
Ekrem Demirli’nin bu semineri, erken dönem tasavvufunun temel kavramlarını ve sekr ile sahv ekollerini derinlemesine analiz etmektedir. Bayezid-i Bestami’nin coşkulu, sınırları zorlayan anlayışı ile Cüneydi Bağdadi’nin düzen ve disiplini esas alan yaklaşımı arasındaki farklar, tasavvuf tarihindeki önemli kırılma noktalarından birini yansıtmaktadır. Şehir ve çevre arasındaki bu çatışma, tasavvufun İslam düşüncesindeki yerini anlamak için kritik bir perspektif sunmaktadır.

 

 

This seminar explores the early Sufi schools of sekr (ecstasy) and sahv (sobriety), focusing on the differences between Bayezid al-Bistami and Junayd al-Baghdadi’s approaches. The impact of these two schools on religious practices and personal spiritual experiences is discussed. Additionally, the relationship between Sufism and general Islamic thought is examined within the context of urban and peripheral dynamics.

Main Themes:

  1. The Schools of Sekr and Sahv: Bayezid al-Bistami’s ecstasy-based sekr philosophy is contrasted with Junayd al-Baghdadi’s calm and sober sahv approach, analyzing how these schools shaped the history of Sufism.
  2. Bayezid al-Bistami and the Critique of Sufism: Bayezid’s passionate expressions and the criticism surrounding the impossibility of emulating them in a Sufi context are examined in detail, addressing their influence on Sufi norms.
  3. The Baghdad-Center Versus Periphery Dynamic: The role of Baghdad in centralizing Sufism is explored through the lens of peripheral figures like Bayezid. The seminar analyzes the tension between the center and the periphery in controlling Sufi thought.
  4. The Meaning of Sekr and Sahv in Islam: Sekr is addressed through metaphors of love and wine in Sufi literature, explaining how such expressions became subjects of criticism. Sahv, by contrast, represents a more structured and socially aligned Sufi approach.
  5. The Role of Cities and Knowledge in Shaping Muslim Identity: The seminar emphasizes how Baghdad, as an intellectual and spiritual center, set standards for Islamic and Sufi traditions, distinguishing itself from other Islamic urban centers.

Conclusion:
Ekrem Demirli’s seminar provides an in-depth analysis of the core concepts of early Sufism and the schools of sekr and sahv. The seminar highlights the contrasts between Bayezid al-Bistami’s ecstatic, boundary-pushing approach and Junayd al-Baghdadi’s structured, disciplined perspective. This dichotomy reflects a significant turning point in the history of Sufism. The ongoing tension between the center and the periphery offers a crucial perspective for understanding Sufism’s role within Islamic thought.