EKREM DEMİRLİ,İBNÜ’L-ARABÎ:FÜTÛHÂT-I MEKKİYYE 6. SEMİNER ÖZETİ

Seminerin Amacı ve İçeriği

Bu seminerde Demirli, tasavvufun dinî düşünce içindeki konumunu “yöntem”, “hakikat arayışı” ve “şataat” kavramları çerçevesinde ele alır. Özellikle tasavvufî yöntemin neden aşırı (şataatli) göründüğünü açıklamaya çalışır. Tasavvufun erken dönemlerindeki çetin uygulamaların (riyâzet, zühd, inziva) epistemolojik ve metafizik anlamları üzerinde durulur.

Ana Temalar:

  1. Şataat ve Taşma Hâli

Şataat yalnızca coşkulu sözlerden ibaret değildir; varlık ve tecrübe alanında sınırları aşan, dile sığmayan hâller bütünüdür. Bu seminerde Demirli, şataatı üç düzeyde değerlendirir: sözel taşkınlık, olağanüstü fiiller (keramet), ve yöntemsel taşkınlık. Özellikle üçüncüsü –yani aşırı riyâzet ve inzivanın meşruluğu– üzerinde yoğunlaşır.

  1. Tasavvufun Hakikat Arayışı ve Yöntem:

Tasavvufun temel iddiası, hakikatin ancak zorlu yöntemlerle elde edilebileceğidir. Bu yöntem, filozofların burhanî çabalarına benzer biçimde, zahmetli ve kişiyi özne olmaktan çıkartacak kadar dönüştürücüdür. Bu yönüyle tasavvuf, sıradan dindarlığın ötesinde bir bilgi anlayışı (ma’rifet) inşa eder.

  1. Adet, Dil ve İlahi Muhataba:

Sûfîler, zihnin “adet” (alışkanlık) etkisinden kurtulmadıkça Tanrı hakkında doğru bilgi edinilemeyeceğini savunur. Bu bağlamda İbnü’l-Arabî’nin “ilâhî muhataba” kavramı öne çıkar. Dilin insanı sınırlayan doğası ve bu sınırları aşma çabası, sufî yöntemin temel dayanaklarından biridir.

  1. Tabakat Yazıcılığı ve Nazariyenin Temsili:

Tasavvuf tarihindeki tabakat kitapları, yalnızca biyografi sunmaz; aynı zamanda tasavvufî nazariyenin yaşayan örneklerini kayıt altına alır. Bu yönüyle her sûfî, bir nazariyeyi yaşam biçimine dönüştürmüş kişidir. Tasavvuf, kişisel temsilin bilgiye dönüşümüne dayanır.

  1. Dini Bilimlerin Tasnifi ve Krizi:

İbnü’l-Arabî’nin üçüncü kısımda tartıştığı “ilimlerin mertebeleri” konusu, dinî bilgilerin felsefî ilimlerle ilişkisi bağlamında ele alınır. Burada Sadreddin Konevî’nin sistematik dili, İbnü’l-Arabî’nin kavramsal yaklaşımını tamamlayıcı bir işlev görür. Felsefe ile tasavvufun bilgi tasnifi sorununa verdikleri cevaplar karşılaştırılır.

Sonuç

Bu seminer, tasavvufun erken dönem şerh geleneğiyle şekillenen bilgi anlayışını, yöntem krizini ve şataat kavramı etrafında oluşan epistemolojik gerilimi açığa çıkarır. Demirli, dinî düşüncenin öznesi olarak sûfîyi tanımlarken, bilgi-amel-marifet ilişkisini merkeze alır. Fütûhât’ın dilini anlamak için İbnü’l-Arabî ve Konevî arasındaki sistematik farklara dikkat çekmek gerektiğini vurgular.

 

Purpose and Content of the Seminar

This seminar examines the position of Sufism within religious thought through the concepts of method, truth-seeking, and shaṭaḥāt (ecstatic utterances). Demirli focuses on why Sufi methods appear excessive, analyzing the metaphysical and epistemological significance of early Sufi practices such as asceticism, seclusion, and renunciation.

Main Themes:

  1. Shaaāt and the State of Overflow

Shaṭaḥāt are not merely extravagant speech; they represent an overflowing of experience that transcends linguistic boundaries. Demirli analyzes three types of shaṭaḥāt: verbal excess, extraordinary actions (karāmāt), and methodological extremity. He particularly emphasizes the third, where intense asceticism and isolation are seen as legitimate paths to truth.

  1. Sufism’s Truth-Seeking and Method

Sufism asserts that truth can only be attained through difficult and transformative methods. These are comparable to the demonstrative (burhānī) approaches of philosophers, yet aim at reshaping the self so radically that the seeker ceases to remain an ordinary subject. Thus, Sufism goes beyond conventional religiosity to form a distinct epistemology of maʿrifa (gnosis).

  1. Habit, Language, and Divine Address

Sufis argue that the mind must be liberated from habitual patterns (ʿāda) to know God properly. In this context, Ibn ʿArabī’s notion of “divine address” (mukhāṭaba ilāhiyya) becomes central. Since language inherently limits thought, the Sufi quest attempts to break free from its constraints.

  1. Biographical Literature and Represented Theory

Hagiographical works (ṭabaqāt) are more than biographies; they serve as registers of Sufi theory in lived form. Each Sufi becomes a concrete embodiment of theoretical knowledge, and Sufism thus relies on this fusion of personal representation and epistemic realization.

  1. Classification of Religious Sciences and its Crisis

Ibn ʿArabī’s third-section discussion of the “ranks of sciences” is revisited, particularly concerning the relationship between religious and philosophical sciences. Here, Ṣadr al-Dīn al-Qūnawī’s systematic framework complements Ibn ʿArabī’s conceptual approach. Their responses to the question of epistemic hierarchy between philosophy and Sufism are compared.

Conclusion

This seminar reveals the early Sufi intellectual tradition’s views on knowledge, method, and shaṭaḥāt. Demirli emphasizes the centrality of the Sufi as the epistemic subject, linking knowledge, action, and gnosis. Understanding the language of the Futūḥāt requires close attention to the systematic differences between Ibn ʿArabī and Qūnawī.