EKREM DEMİRLİ,KUŞEYRİ OKUMALARI 16. SEMİNER ÖZETİ
Seminerin Amacı ve İçeriği
Bu seminerde Kuşeyrî’nin tasavvufta makam kavramına dair tanımı, eş’arî gelenekle ilişkisi ve bu tanımın neden zorlandığı tartışılmıştır. Ekrem Demirli, kelamî arka planı olan bu tanımın dilsel ve ontolojik zorluklarını detaylandırarak açıklamış, özellikle makam–hal ayrımı, özne meselesi ve irade meselesi ekseninde derinlemesine bir çözümleme sunmuştur.
Ana Temalar ve Başlıklar
- Makam ve Hal Ayrımı
Makam, tekrar ve süreklilikle kazanılan ahlaki mertebeler; hal ise geçici ruh halleri olarak tanımlanır. Ancak eş’arî gelenekte kesb–vehb ayrımı net olmadığı için bu ayrım zayıflar. Dolayısıyla kulun kazandığı makam bile Allah’ın ihsanı olarak görülür.
- Eş’arî Paradigma ve Özne Sorunu
Eş’arî düşüncede fail Tanrı’dır. Bu nedenle kulun özne olduğu her tanım kırılganlaşır. Kuşeyrî’nin tanımları da bu bağlamda “kekeme” bir dil üretir. Bu, klasik medrese geleneğinin genel bir sorununa dönüşür.
- Tahakkuk, Münâzale ve Âdab Terimleri Üzerinden Eleştiri
Kuşeyrî’nin makam tanımı içinde kullandığı “tahakkuk” ve “münâzale” gibi kavramların anlam sınırları tartışılır. Demirli, bu terimlerin İbnü’l-Arabîci anlamlara çekilmesini tartışarak dilsel-karşılaştırmalı bir çözümleme yapar.
- Teorik Boşluk ve İstismara Açıklık
Makamın “hakkını verme” gibi belirsiz ölçütler, istismara açık hale gelir. Kuşeyrî’nin “sabır, tevekkül, kanaat” gibi ahlaki durumlara ilişkin aşamalı sınıflaması, sistematik bir yapı kurmakta yetersiz kalır.
- Sonuçta Vahdet: Tevhîd-i Ef’âl ve Makam
En sağlam yaklaşımın, kulun yaptığı her fiili Allah’tan bilmesi olduğu ifade edilir. Makamın gerçekliği, Allah’ın kulunu oraya yerleştirdiğini müşahede etmesine bağlıdır. Bu, tasavvufun özünün beşerî çaba değil, ilahî inayet olduğunun altını çizer.
Sonuç
Bu seminerde Kuşeyrî’nin makam tanımı, eş’arî dilin sınırlarında dolaşan problemli bir yapı olarak analiz edilmiştir. Son kertede özne ve fiil ilişkisi bağlamında tasavvufun teorik tutarlılığı, Allah merkezli bir anlayışla mümkün kılınmıştır.
Purpose and Content of the Seminar
This seminar focused on al-Qushayrī’s definition of maqām in Sufism, its connection with the Ashʿarite tradition, and the challenges of this definition. Ekrem Demirli examined the linguistic and ontological difficulties of this definition, especially discussing the distinction between maqām and ḥāl, the problem of agency, and the issue of volition.
Main Themes and Headings
- The Distinction between Maqām and Ḥāl
Maqām is defined as a moral rank attained through repetition and constancy; ḥāl is a transient spiritual state. Yet in Ashʿarite thought, the lack of clear kasb–wahb distinction weakens this duality, and even maqām becomes a divine gift.
- Ashʿarite Paradigm and the Problem of the Subject
Since in Ashʿarite theology the true agent is God, every definition that assumes human agency becomes unstable. Qushayrī’s formulations reflect a “stammering” discourse resulting from this constraint.
- Critical Reading of Tahaqquq, Munāzala, and Ādāb
The terms used in Qushayrī’s definition—tahaqquq and munāzala—are semantically ambiguous. Demirli critiques the Ibn ʿArabī-influenced interpretations of these terms through linguistic and ontological comparisons.
- Theoretical Gaps and Risk of Exploitation
Ambiguous criteria like “fulfilling the rights of a maqām” open up room for misuse. Qushayrī’s stage-based classification of virtues such as ṣabr, tawakkul, and qanāʿa fails to form a coherent system.
- Unity of Action and the Reality of Maqām
The most robust perspective is that man’s actions are truly God’s acts. The reality of a maqām depends on witnessing God’s placement of the servant in it. Thus, the essence of Sufism is not human effort but divine grace.
Conclusion
The seminar presented Qushayrī’s definition of maqām as a problematic construct within the limits of Ashʿarite language. Ultimately, it demonstrated that theoretical coherence in Sufism is only achievable through a God-centered notion of agency and action.