EKREM DEMİRLİ,KUŞEYRİ OKUMALARI 20. SEMİNER ÖZETİ
Seminerin Amacı ve İçeriği
Bu seminerde Kuşeyrî’nin Risalesi bağlamında tasavvufun temel kavramları olan cem ve fark tartışılır. Cem, insanın kendi benliğini kaybederek Allah’ın zuhuru karşısında yok oluşu; fark ise bu kendilik bilincine yeniden dönüştür. Bu kavramlar çerçevesinde fena, beka, sekr, şathiyat gibi tartışmaların ortaya çıkma biçimi ele alınır. Seminerin amacı, bu kavramlar üzerinden tasavvufi tecrübenin mahiyetini ve Tanrı–kul ilişkisini irdelemektir.
Ana Temalar
- Cem ve Fark Kavramları:
Cem, Allah’ın varlığı karşısında kulun kendi varlığını yitirmesiyle ilgili bir hal olarak tanımlanırken; fark, bu kendilik kaybının ardından benliğin yeniden hatırlanışıdır. Bu iki durum arasındaki geçişler tasavvufta en çok tartışılan meselelerdendir.
- Fena ve Beka Bağlamında İnsan–Tanrı İlişkisi:
Cem hali, fenayı çağrıştırırken; fark hali bekayı temsil eder. Bu bağlamda insanın Allah’a yakınlaştıktan sonra ne olduğu sorusu gündeme gelir: “Yaklaşınca yok olur mu? Ve yok oluş nedir?” gibi sorulara cevap aranır. Bu sorular mistik tecrübenin diliyle, idrakin sınırlarında dolaşan cevaplarla ele alınır.
- Şathiyat, Sekr ve Tecrübenin Dile Yansıması:
Cem-fark tartışması, şathiyat ve sekr gibi tecrübî kavramlarla ilişkilendirilir. Bu hallerin dile nasıl yansıdığı, bazen bir hakikatin taşması, bazen de sınırların bulanıklaşması olarak açıklanır.
- Cemü’l-Cem ve İrşad Etme Problemi:
Tasavvufta seyr-i sülûk tamamlandıktan sonra müridin fark hâline dönerek halka irşad görevi üstlenmesi, “cemü’l-cem” olarak kavramsallaştırılır. Bu noktada kişinin Allah’ta fani olduktan sonra tekrar insanlar arasına dönmesindeki bilinç hali tartışmaya açılır.
- Doğa, Ahlak ve Fiil Kavramlarının Eleştirisi:
Kuşeyrî’nin bazı kavramsal çelişkilerine dikkat çekilir. Kulun fiilleri, huyları ve halleri üzerine yaptığı sınıflandırma fakih ve filozof diliyle eleştirilir; özellikle “insanın sabit bir doğası var mıdır?” sorusu cevher-araz teorisi bağlamında problematize edilir.
Sonuç
Seminer, tasavvufi tecrübenin temel eksenlerinden olan cem ve fark kavramlarını hem ontolojik hem de teolojik bir derinlik içinde ele alarak, fenaya dayalı bir bilgi ve varlık anlayışının sınırlarını araştırır. Bu bağlamda Kuşeyrî’nin açıklamalarındaki sistematik boşluklara da işaret edilerek eleştirel bir yaklaşım geliştirilir.
Purpose and Content of the Seminar
This seminar explores the core Sufi concepts of jamʿ (union) and farq (separation) as articulated in al-Qushayrī’s Risāla. Jamʿ signifies the dissolution of the self in the overwhelming presence of God, while farq represents the return to self-awareness after that experience. The seminar investigates how related notions such as fanāʾ, baqāʾ, sukr (intoxication), and shaṭḥiyyāt (ecstatic utterances) emerge within this dialectic. The primary goal is to examine the nature of the mystical experience and the evolving relationship between the human being and the Divine.
Main Themes
- The Concepts of Jamʿ and Farq
Jamʿ refers to the annihilation of individual existence in the divine presence, while farq marks the restoration of personal consciousness. These shifting states are among the most debated in the Sufi tradition and provide a framework for deeper metaphysical insights.
- Fanāʾ and Baqāʾ in the Context of Divine Proximity
The state of jamʿ corresponds to fanāʾ, and farq aligns with baqāʾ. This brings forth profound questions: What becomes of the self once it draws close to God? Does it vanish? And what does vanishing entail? The seminar addresses these questions within the mystical and epistemological limits of Sufi discourse.
- Shaṭḥiyyāt, Sukr, and the Language of Experience
The dialectic between jamʿ and farq is linked to shaṭḥiyyāt and sukr, which reflect how mystical states overflow into language. Sometimes this overflow articulates a deeper truth; at other times, it obscures the boundaries of meaning.
- Jamʿ al-Jamʿ and the Question of Guidance
After completing the sulūk (spiritual path), a Sufi returns to society to guide others, a process termed jamʿ al-jamʿ. This return raises critical questions about the nature of the self post-fanāʾ and how one can engage the world again while retaining divine consciousness.
- Critique of Nature, Morality, and Action
Qushayrī’s classification of human actions, traits, and conditions is analyzed and critiqued from the perspectives of jurisprudence and philosophy. The question of whether human nature is fixed is revisited through substance–accident metaphysics and the dynamic nature of ethical behavior.
Conclusion
This seminar delves into the ontological and theological dimensions of jamʿ and farq, seeking to uncover the boundaries of Sufi knowledge and being based on fanāʾ. It also highlights the inconsistencies in Qushayrī’s system and offers a critical perspective on the metaphysical grounding of mystical experience.
