EKREM DEMİRLİ,KUŞEYRİ OKUMALARI 30. SEMİNER ÖZETİ

Seminerin Amacı ve İçeriği

Bu seminer, tasavvufun merkezî kavramlarından biri olan “tevekkül”ü hem teorik hem tarihsel bir bağlamda ele alarak, tevekkülün irade, rıza ve teslimiyetle ilişkisini açıklamayı ve özellikle modern dönemde tevekkülün yanlış anlaşılması üzerine eleştirel bir değerlendirme sunmayı amaçlamaktadır.

Ana Temalar ve Başlıklar

  1. Tevekkülün Anlamı ve Katmanları

Demirli, tevekkülün sadece Allah’a vekil tayin etmek değil, aslında ilahi tasarrufun idraki olduğunu belirtir. Tevekkül, bir görev iadesi olarak, insana verilen emaneti tekrar Allah’a bırakma süreciyle tanımlanır. Bu bağlamda iki kademeli bir tevekkül anlayışı sunar: önce fiilî anlamda görev Allah’a bırakılır, sonra ise zaten O’nun tasarruf ettiğini idrak eden bir teslimiyet seviyesi başlar.

  1. Tasavvufun Başlangıcı ve Akılla Tevekkülün Gerilimi

Tasavvufun tevekkülle birlikte şekillendiği belirtilir. Aklın kar-zarar merkezli yapısına karşılık tasavvuf, kar ve zararın Allah’tan geldiğini kabul ederek farklı bir ontolojik düzlemde hareket eder. Bu yönüyle tevekkül, akılla kurulan tedbir düşüncesine alternatif bir varlık anlayışı sunar.

  1. Tevekkülün Sosyoekonomik Yansımaları ve Eleştirisi

Tevekkülün tarihsel süreçte çalışma hayatı ve maişetle ilişkisi tartışılır. Erken dönem sufilerde tevekkül, geçim kaygısını ve çalışmayı reddeden bir miskinliğe evrilmiş, bu da ticaretin meşruiyetiyle ilgili tartışmalara yol açmıştır. Demirli, modern Müslüman entelektüellerin tevekkülü kalkınmanın önündeki engel olarak görmelerini eleştirir; Akif ve İkbal’in bu tavrı indirgemeci ve sığ bir okuma olarak tanımlar.

  1. Tevekkül-Rıza-Teslimiyet İlişkisi

Tevekkül, rıza ve teslimiyet arasında ayrım yapılır. Rıza, tevekkülün bir adım ötesidir ve Allah’ın hükmüne razı olmak anlamına gelir. İslam’ın sosyolojik anlamıyla sınırlanmasının ardından tasavvuf, bu boşluğu tevekkül ve rıza kavramlarıyla doldurur. Demirli, bu kavramların kelime anlamlarının zamanla nasıl aşındığını ve terimsel anlamların nasıl aşağıya çekildiğini vurgular.

  1. Hadis Yorumu: Deve Hadisi Üzerinden Tevekkülün Derinliği

“Deveni bağla ve tevekkül et” hadisinin yanlış yorumlandığını belirten Demirli, burada bağlanması gerekenin deve değil, tevekkül edenin neye güvendiği olduğunu savunur. Bu bağlamda tevhidin en büyük rakibinin kişinin kendi özneliği olduğu vurgulanır.

  1. Sufîlerin Tevekkül Uygulamalarına Eleştirel Yaklaşım

Dilencilik, biriktirme, başkalarından isteme gibi davranışlar tevekkül ile ilişkilendirilir ve bu konulara yönelik tasavvuf geleneğindeki tutarsızlıklar eleştirilir. Zünnûn ve Rüzbârî gibi isimlerin tevekkül tanımları aktarılarak bu anlayışların toplumsal hayata yansımaları tartışılır.

Sonuç

Bu seminer, tevekkülün hem teorik hem pratik yönleriyle ele alınması gerektiğini, onun yalnızca bir miskinlik ya da çalışma karşıtı pasiflik değil; Allah’ın mutlak hâkimiyetini idrak etmeye dayalı derin bir irade teslimi olduğunu ortaya koyar. Tevekkül, sahih anlamda ancak rıza ve teslimiyetle birlikte değerlendirildiğinde tasavvufun gayesine uygun bir anlayış haline gelir.

 

Purpose and Content of the Seminar

This seminar focuses on the Sufi concept of tawakkul (trust in God), examining its theological depth, historical development, and its complex relationship with reason, satisfaction (riḍā), and surrender (taslīm). Demirli offers a critical evaluation of modern misinterpretations of tawakkul, presenting it not as fatalism, but as a conscious recognition of divine sovereignty.

Main Themes and Topics

  1. The Meaning and Layers of Tawakkul

Tawakkul is defined not as assigning God a task, but as returning a divine trust. Demirli outlines a two-layered understanding: first, surrendering responsibility to God in action; second, recognizing that God has always been in control—thus embodying a deeper level of surrender.

  1. Tawakkul vs. Reason and the Origins of Sufism

Sufism historically takes shape with tawakkul. While reason operates on cost-benefit logic, tawakkul presupposes that all outcomes derive from God. This creates an ontological tension between human planning and divine determination.

  1. Socioeconomic Implications and Historical Criticism

In early Sufism, tawakkul often evolved into avoidance of work and reliance on others. This led to critiques linking it with laziness. Demirli responds to modern thinkers like Akif and Iqbal who reduce tawakkul to a developmental obstacle, calling their view simplistic and dismissive.

  1. Tawakkul, Riā, and Taslīm

Tawakkul is contrasted with riḍā (contentment) and taslīm (surrender). While tawakkul reflects trust in God’s plan, riḍā implies complete acceptance. Demirli critiques how these terms were semantically weakened over time, urging a return to their deeper spiritual meanings.

  1. Hadith Interpretation: “Tie Your Camel and Trust in God”

Demirli argues this hadith is misread. It’s not about tying a camel as a precaution, but about what the individual is truly relying upon. The deeper threat to tawḥīd is not the external world, but one’s own ego and illusion of control.

  1. Sufi Practices and Internal Contradictions

Some Sufi behaviors such as begging, hoarding, or soliciting are discussed critically. Citing Zunnūn and Ruwaym’s definitions, Demirli explores inconsistencies in Sufi interpretations of tawakkul and how these affect social practice.

Conclusion

This seminar portrays tawakkul not as passivity, but as an active realization of divine sovereignty. It becomes spiritually meaningful only when coupled with riḍā and taslīm. Demirli insists that true tawakkul is an existential posture grounded in awareness of divine agency and a disciplined inward life.