EKREM DEMİRLİ,KUŞEYRİ OKUMALARI 6. SEMİNER ÖZETİ

Seminerin Amacı ve İçeriği

Bu seminer, Kuşeyrî’nin “Tabakât” bölümünde yer verdiği erken dönem sûfîlerden Bişr b. Hâris el-Hâfî’nin hayatı ve tasavvufî menkıbeleri üzerinden, tasavvufun oluşum evresine dair kavramsal çözümlemeler yapmayı amaçlar. Ekrem Demirli, Bişr el-Hâfî örneğinde ikinci Müslümanlık kavramı, erken dönem melâmî eğilimleri ve tasavvufun sünnet merkezli bir disiplin olarak şekillenişini tartışır.

Ana Temalar ve Başlıklar

  1. Tabakâtın Doktrinel Önemi

Tasavvuf tarihinde tabakât sadece biyografik değil, doğrudan doktrinel bir işleve sahiptir. Zira sûfînin şahsiyeti bizzat tasavvufun tanımıyla özdeştir.

  1. Kurucu Asır ve Bişr el-Hâfî’nin Yeri

Hicrî 150–300 arası dönemin İslam düşüncesi açısından kurucu asır olduğu belirtilir. Bişr el-Hâfî de bu dönemin zahid sûfîlerinden biri olarak öne çıkar. Bu dönem, eserlerden ziyade menkıbelerle şekillenen bir zihinsel harita sunar.

  1. İkinci Müslümanlık ve Tevbe

Demirli, Bişr’in tövbesini anlatan menkıbeyi, “ikinci Müslümanlık” paradigması bağlamında değerlendirir. Taklidî İslam’dan tahkikî İslam’a geçiş, tasavvufun ayırt edici yönüdür.

  1. Menkıbelerin Epistemolojik Değeri ve Eleştirisi

Tasavvuf tarihindeki menkıbelerin çoğu zaman bireylerce değil, onları gözlemleyen müridlerce kurgulandığı, bu nedenle dikkatle ele alınması gerektiği vurgulanır. Bişr hakkında aktarılan bazı rivayetlerin zayıf mantık yapısına dikkat çekilir.

  1. Sünnet, Selef ve İcma Bağlamında Tasavvufun Temeli

Bişr’in kemâle ulaşmasının nedeni olarak sünnete ittiba, salihlere hizmet, nasihat ve ashâb-ehl-i beyt sevgisi gibi dört ilkeye dayanan bir tasavvuf tanımı verilir. Bu, erken dönem sûfîliğin Sünnî çizgide şekillendiğini gösterir.

  1. Melâmetî Eğilimler ve “Hâfî” Lakabı

Bişr’in çıplak ayakla dolaşmasına yönelik eleştiriler, onun melâmetî eğilimlerini gösterir. Demirli, bu unvanın terk edilmesine yönelik bir uyarıdan melâmetîliğe geçiş imkânı çıkarır ancak Bişr’in buna tam olarak yönelmediğini belirtir.

  1. Vera, İşaret ve İbare Kavramları Üzerinden Sûfî Epistemolojisi

Zünnûn el-Mısrî, Sehî ve Bişr üzerinden ibare, işaret ve verâ kavramları sıralanır; Bişr’in verâsı, pratik ahlâk ve eylem merkezli sûfîlik anlayışını temsil eder.

  1. İtibar Arzusu ve Melâmetîliğin Eleştirisi

Melâmetîlik, tevhîdi idrak etmenin önündeki en büyük engel olarak “itibar” arzusuna karşı bir duruştur. Tasavvuf, bu arzuyu kırmak için sosyal görünürlüğü azaltmayı amaçlar. Demirli, günümüzdeki “melâmîlik” iddialarının bu ilkeyle çeliştiğini belirtir.

Sonuç

Bu seminer, Bişr el-Hâfî şahsında erken dönem tasavvufun temel kavramlarını ortaya koyarken, özellikle sünnete ittiba ve selef yoluna bağlılık üzerinden Sünnî tasavvufun metodolojisini netleştirir. Aynı zamanda menkıbe literatürünün eleştirel okunması gerektiğini vurgulayarak, tasavvufun hem bireysel hem epistemolojik boyutunu çözümlemeye çalışır.

 

Purpose and Content of the Seminar

This seminar analyzes the conceptual foundations of early Sufism through the life and anecdotes of Bishr al-Ḥāfī, as presented in al-Qushayrī’s Ṭabaqāt section. Focusing on the notion of “second Islam,” early Malāmī tendencies, and the development of Sufism as a Sunnī-oriented discipline, Ekrem Demirli offers a critical reading of biographical and doctrinal narratives.

Main Themes and Topics

  1. Doctrinal Significance of abaqāt

In Sufi history, ṭabaqāt literature is not merely biographical but doctrinal: the personality of the Sufi is seen as identical with the definition of Sufism itself.

  1. The Foundational Era and Bishr’s Role

The period between 150–300 AH is described as Islam’s foundational intellectual phase. Bishr al-Ḥāfī stands as a prominent ascetic figure within this era, which is shaped more by anecdotes than written texts.

  1. Second Islam and Repentance

Bishr’s repentance story is interpreted within the paradigm of “second Islam”—a shift from imitative to verified faith (taqlīd to taḥqīq). This transformation marks Sufism’s distinct path in Islamic spirituality.

  1. Epistemological Value and Critique of Anecdotes

Demirli critiques how many Sufi anecdotes were crafted by observers rather than the subjects themselves. Some stories about Bishr, though influential, exhibit weak logic and require critical reading.

  1. Sufism Based on Sunnah, Community, and Love for the Family of the Prophet

Bishr’s path to perfection is linked to four principles: following the Sunnah, serving the righteous, offering counsel, and loving the Ahl al-Bayt. This reflects an early Sufism rooted in Sunnī values and methodology.

  1. Malāmī Tendencies and the “āfī” Epithet

Bishr’s habit of walking barefoot, which earned him the nickname “al-Ḥāfī,” is viewed as a reflection of Malāmī inclinations. However, Demirli notes that Bishr does not fully align with formal Malāmī doctrines.

  1. Epistemology via Waraʿ, Ishāra, and ʿIbāra

Through comparisons with Dhū al-Nūn and Sahī, Demirli categorizes Sufi knowledge into expression (ʿibāra), indication (ishāra), and abstinence (waraʿ), with Bishr exemplifying the practical, ethics-centered dimension.

  1. Reputation and the Malāmī Critique

Malāmī Sufism targets the desire for social recognition as the main barrier to true divine knowledge (tawḥīd). To resist this, early Sufis sought invisibility. Demirli criticizes modern claims to “Malāmī” identity as contradicting this ethos.

Conclusion

Through the figure of Bishr al-Ḥāfī, this seminar reveals how early Sufism emerged through biographical and doctrinal synthesis, emphasizing Sunnah-based practice and critical awareness of fame. It underlines the need for a discerning approach to Sufi hagiographies while mapping the epistemological depth of the early tradition.