HAYRETTİN NEBİ GÜDEKLİ: KELAMA GİRİŞ 8. SEMİNER ÖZETİ
Bu seminerde insan fiillerinin yaratılması (halku af‘âlil-ibâd) problemi ve bu konuya ilişkin farklı kelamî yaklaşımlar ele alınmıştır. İlk dönem İslam düşüncesinde sorunun nasıl ortaya çıktığı incelenmiş ve kelam ekollerinin insan fiilleriyle ilgili cevapları tartışılmıştır. Cebriye’nin determinizmi ile Kaderiyye’nin özgür irade görüşü karşılaştırılmış, ayrıca Sünnî kelam ekollerinin bu iki uç yaklaşım arasında nasıl bir denge kurmaya çalıştığı açıklanmıştır.
Ana Temalar
- İlk Dönem Kelam Tartışmalarında İnsan Fiilleri
- İnsan fiillerinin Allah tarafından mı yoksa insanın kendi iradesiyle mi meydana getirildiği sorusu erken dönem kelam tartışmalarında önemli bir konu olmuştur.
- Cebriye, insanın gerçek bir fail olmadığını, fiillerinin tamamen Allah tarafından yaratıldığını savunmuştur.
- Kaderiyye ise insanın kendi fiillerini bağımsız olarak yarattığını ileri sürmüştür.
- Bu tartışmalar, iman ve adalet meseleleriyle birlikte erken dönem kelamî çatışmaların temelini oluşturmuştur.
- İnsan Fiilleri ve Kelamî Sonuçları
- İnsan fiilleri problemi, Allah’ın sıfatları, özellikle iradesi ve kudreti ile doğrudan bağlantılıdır.
- Allah her şeyin yaratıcısı ise, insanın iradesi ne ölçüde bağımsız olabilir?
- İnsan sorumlu tutulacaksa, fiillerinin gerçek faili olması gerekir mi? gibi sorular kelamcılar arasında farklı görüşlerin doğmasına yol açmıştır.
- Hasan-ı Basrî’nin Cebriye Eleştirisi
- Hasan-ı Basrî, “Kader Risalesi” adlı eserinde Cebriye’nin kader anlayışını eleştirmiştir.
- İnsanların yaptıklarından sorumlu olması, Allah’ın adaletinin bir gereğidir.
- Bu görüş, Mu‘tezile ekolü tarafından benimsenmiş ve geliştirilmiştir.
- Sünnî Kelamın Çözümü: Kesb (İktisap) Teorisi
- Sünnî kelamcılar, Allah’ın mutlak kudretini koruyarak insanın fiilleriyle ilişkisini açıklamak için kesb (iktisap) teorisini geliştirmiştir.
- Kesb, Allah’ın fiilleri yarattığını ancak insanın bunları kendi iradesiyle ‘kazandığını’ ifade eder.
- Dırâr bin Amr ve Ebu Hanife, kesb teorisinin erken savunucularıdır.
- Eş‘arî ve Mâtürîdî Yaklaşımlar Arasındaki Farklar
- Her iki mezhep de kesb teorisini benimsemiştir, ancak insan iradesinin etkisi konusunda farklı düşünmektedirler.
- Eş‘arîler, fiilleri tamamen Allah’ın yarattığını ve insanın fiilleri üzerinde gerçek bir etkisi olmadığını savunur.
- Mâtürîdîler ise insanın fiillerini seçme konusunda bir rolü olduğunu ancak bu fiilleri yaratanın yine Allah olduğunu kabul eder.
- Mu‘tezile’nin Özgür İrade ve İlahi Adalet Görüşü
- Mu‘tezile’ye göre insan, fiillerinin gerçek faili olmalıdır; aksi takdirde Allah’ın adaleti zarar görür.
- Allah kötülükleri yaratmaz, çünkü O adil ve merhametlidir; insan kötülükleri kendisi yaratır.
- Bu yaklaşım, Allah’ın mutlak kudretini sınırlandırdığı gerekçesiyle Ehl-i Sünnet tarafından eleştirilmiştir.
- Özgür İrade ve Determinizm Tartışmasının Felsefi Boyutu
- Sonraki kelam tartışmalarında nedensellik ve zorunluluk kavramları felsefî bağlamda ele alınmıştır.
- Tek bir fiilin iki farklı fail tarafından meydana getirilip getirilemeyeceği (çift nedensellik problemi) hem kelamcılar hem de filozoflar için önemli bir mesele olmuştur.
Sonuç
Bu seminerde insan fiillerinin yaratılması, Allah’ın kudreti ve insan iradesi arasındaki ilişki ele alınmıştır. Cebriye’nin katı determinizmi ve Kaderiyye’nin radikal özgür irade savunusu arasında Sünnî kelamcılar kesb teorisiyle orta bir yol bulmaya çalışmışlardır. Eş‘arîler ilahi iradeye daha fazla vurgu yaparken, Mâtürîdîler insanın tercih gücüne daha fazla önem vermiştir. Mu‘tezile ise insanın özgür iradesini savunarak, ilahi adaletin korunması gerektiğini öne sürmüştür. Bu tartışmaların ilahi sıfatlar ve ahlaki sorumluluk meseleleriyle doğrudan bağlantılı olduğu vurgulanmıştır.
This seminar explores the problem of the creation of human actions (khalq afʿāl al-ʿibād) and the different theological approaches to this issue. It begins by discussing how the problem emerged in early Islamic thought and examines the theological schools’ responses to the question of human agency. The seminar contrasts the deterministic view of the Jabriyya with the libertarian stance of the Qadariyya, while also addressing the development of Sunni theological approaches that sought a middle ground.
Main Themes
- The Problem of Human Actions in Early Kalām Debates
- The question of whether humans create their own actions or if all actions are created by God led to major theological disputes.
- The Jabriyya argued that humans are not true agents but rather passive recipients of divine creation.
- The Qadariyya, on the other hand, asserted that humans generate their own actions independently.
- These debates emerged alongside discussions on the nature of faith (īmān) and divine justice (ʿadl) in early theological disputes.
- Theological Implications of Human Agency
- The issue of agency is linked to the attributes of God, particularly His will (irāda) and power (qudra).
- The discussion raises the question of where divine agency ends and human agency begins.
- If God is the sole creator, how can humans be held accountable for their deeds?
- Hasan al-Basrī’s Critique of Determinism
- Hasan al-Basrī’s “Epistle on Qadar” (Risālat al-Qadar) was one of the first written critiques of the deterministic Jabriyya view.
- He argued that human responsibility for actions is fundamental to divine justice.
- His position influenced the Muʿtazila, who later placed him within their scholarly hierarchy.
- The Sunni Response: Kasb (Acquisition) Theory
- Sunni theologians sought a balance between divine omnipotence and human responsibility.
- They distinguished between creation (khalq) and acquisition (kasb):
- Creation refers to God’s ultimate control over existence.
- Acquisition refers to the human ability to ‘acquire’ actions through their own will and power.
- Dhirār ibn ʿAmr and Abū Ḥanīfa were early proponents of kasb theory.
- Differences Between Ashʿarī and Māturīdī Approaches
- Both Ashʿarīs and Māturīdīs accept kasb, but they differ in how they define human agency.
- The Ashʿarīs argue that human actions are entirely created by God, and human agency is metaphorical.
- The Māturīdīs, particularly Abū Manṣūr al-Māturīdī, argue that human choice plays a real role in determining actions, though God still creates them.
- The Muʿtazilī View: Human Free Will and Divine Justice
- The Muʿtazila argue that humans must be the true creators of their actions to be morally responsible.
- They reject the idea that God can be the creator of evil actions, as this would contradict divine justice.
- This led to debates over whether God’s omnipotence allows Him to create morally evil acts.
- The Philosophical Debate on Free Will and Determinism
- Later discussions integrated philosophical concepts of causality and necessity.
- The debate over whether multiple causes (dual causality) can coexist in a single action became central to both kalām and Islamic philosophy.
Conclusion
This seminar explores the theological dispute over human actions, the role of divine power, and the question of free will. The deterministic Jabriyya and libertarian Qadariyya represent two extremes, while Sunni theologians developed the kasb theory as a middle position. The Ashʿarīs emphasized divine control, while the Māturīdīs acknowledged human choice. Meanwhile, the Muʿtazila defended complete free will to preserve divine justice. The seminar concludes by noting how this issue remains central in discussions of divine attributes and moral responsibility.