İRFAN İNCE: CESSÂS, el-FUSÛl Fİ’L-USÛL 9. SEMİNER ÖZETİ
Ana Temalar:
- Aklın Delaletiyle Vaciplik ve Mahzurluk Ayrımı
Bu seminerin temelinde, şeriat öncesi dönemde bir fiilin ahlaki niteliğini belirlemede aklın rolü tartışılmaktadır. Cessâs’a göre, akıl Allah’ın varlığını ispat etmeye yeterlidir ve dolayısıyla Allah’a iman vaciptir. Aynı şekilde, akıl bir fiilin gerekliliğini (vücûb) veya zararlılığını (kubh) kesin biçimde belirliyorsa, bu fiiller sırasıyla vacip ya da mahzur kabul edilir. Bu yaklaşım, insanın akılla mükellef kılınabileceği fikrini temellendirir. - Eşyada İbaha, Hazr ve Fayda-Zarar İlişkisi
Cessâs, eşyanın yaratılış gayesi üzerinden bir ahlaki çerçeve kurar. Eğer eşya insanların istifadesine sunulmuşsa, ondan faydalanmak mubahtır. Ancak faydalanmanın zarara yol açması durumunda, bu fiil mahzur haline gelir. Cessâs burada, ahlaki değerlendirmeyi “başkasına zarar vermeme” ilkesine dayandırır. Tıp etiğindeki gibi, zarar veriliyorsa bu zararın karşılığında daha büyük bir fayda tahsil edilmelidir. Bu da ahlaki bir denge modeli önerir. - Mubah Alanın Tanımı ve Aklın Rolü
Şeriat gelmeden önce, akıl vacip ve mahzur olanı belirleyebilir; ancak bunun dışındaki fiiller için kesin bir hükme varamaz. Bu alan, “dâirun beyne’l-ḥazr ve’l-ibâha” olarak tanımlanır. Cessâs, bu durumda insanın fayda-zarar dengesine göre davranabileceğini, fakat bu değerlendirmenin değişken ve sübjektif olduğunu vurgular. Yani, bir fiil ne tamamen mubah ne de tamamen mahzur olabilir; değerlendirme bağlama göre yapılmalıdır. - Şeriatın Lütuftan İbaret Olması
Cessâs’a göre, Allah’ın bir şeyi vacip veya haram kılması bir lütuftur. Çünkü insan, mubah alanda hangi fiilin zararlı veya faydalı olduğunu tam bilemez. Eğer bir fiil zararlıysa ve kişi bundan dolayı sorumlu tutulacaksa, bu fiilin haram olduğunun Allah tarafından bildirilmesi gerekir. Bu görüş, şeriatın emir ve nehiylerinin teyit edici ve yönlendirici rolünü öne çıkarır. - Eşarî Görüşe Eleştiri ve Mutezile ile Karşılaştırma
Seminer boyunca Eşarî yaklaşımın, aklın vaciplik veya mahzurluk belirleme gücünü reddetmesi eleştirilir. Cessâs, bu yaklaşımın Allah’ın varlığının aklen ispatı gibi temel bir önermeyi çökerttiğini ileri sürer. Diğer yandan Mutezilî görüşe daha yakın bir tutumla, aklın vacibi ve mahzuru belirleyebileceğini savunur; ancak bu belirlemenin sınırlarını da tartışmaya açar.
Sonuç:
Bu ders, ahlakın akli temelleri, fıkhî sorumluluk öncesi insanın konumu ve eşya ile insan arasındaki ilişki gibi kavramları, Cessâs’ın kelâmî çerçevesi içinde yorumlamaktadır. Aklın bağlayıcılığı, şeriatın tamamlayıcı lütfu ve fayda-zarar ilkesi arasındaki üçlü denge, hem usûl-i fıkıh hem ahlak felsefesi açısından derinlikli bir tartışma zemini sunar. Bir sonraki oturumda bu tartışmaların ictihad ve icmâa etkileri ele alınacaktır.
Main Themes:
- Rational Foundations of Obligation and Prohibition
This seminar centers on the role of human reason in determining moral and legal values before revelation. Cessâs argues that reason is sufficient to affirm the existence of God, and consequently, belief in God becomes obligatory (wājib). Likewise, when reason definitively recognizes a necessity or harm in an act, that act becomes respectively obligatory or prohibited. This lays a foundation for the view that rational accountability is valid even prior to revelation. - Permissibility, Harm, and the Purpose of Creation
Cessâs constructs an ethical framework based on the assumption that created things serve human benefit. Thus, utilizing these things is presumed permissible (mubāḥ) unless harm arises. When harm outweighs benefit, the action becomes prohibited (maḥẓūr). This reflects a model of ethical reasoning grounded in the avoidance of harm, much like medical ethics. An act is justifiable only when its benefit surpasses its harm, establishing a balance-based moral principle. - Defining the Permissible Sphere and the Role of Reason
Before the advent of revelation, reason can only identify what is clearly obligatory or harmful; all other actions fall into a zone of indeterminacy, termed “dāʾir bayn al-ḥazr wa’l-ibāḥa” (between prohibition and permissibility). In this sphere, humans may act according to benefit-harm assessments, but these judgments are contextual and subjective. Thus, actions in this zone are neither absolutely lawful nor unlawful. - Revelation as Divine Favor
Cessâs considers divine legislation—commands and prohibitions—as a form of divine grace (luṭf). Since reason alone may not reliably identify harmful outcomes in ambiguous situations, God’s commands serve to clarify and protect human welfare. If a person were to be punished for something inherently harmful, it would only be just if that harm was explicitly prohibited by revelation. Thus, sharīʿah affirms and completes reason’s limitations. - Critique of Ashʿarism and Comparison with Muʿtazilah
Cessâs critiques the Ashʿarī denial of reason’s authority in identifying obligation or prohibition, arguing that it undermines even the rational proof for God’s existence. In contrast, his position aligns more closely with Muʿtazilī views, which assert that reason can discern moral values. However, he also qualifies this stance by acknowledging limits to rational discernment, particularly in ambiguous matters.
Conclusion:
This seminar presents a rich engagement with the rational basis of morality, pre-revelation responsibility, and the ethical use of created things, all within Cessâs’ theological-legal framework. By exploring the interplay between reason, divine guidance, and utility-based ethics, the discussion deepens both uṣūl al-fiqh and moral philosophy. The next session will address how these principles influence ijtihād and consensus (ijmāʿ) in legal theory.