NEDİM TAN, MENÂZİLÜ’S SÂİRÎN OKUMALARI 38. SEMİNER ÖZETİ
Bu seminerde Menâzilü’s Sâirîn’in muameleler bölümünde “Tevekkül” kavramı ele alınmıştır. Tasavvufta tevekkül, kulun sebeplere başvurduktan sonra sonucu tamamen Allah’a bırakması ve bu süreçte içsel huzur içinde kalması olarak tanımlanır. Herevî, tevekkülü tefviz (işi Allah’a havale etmek) ve sika (Allah’a tam güven) kavramlarıyla ilişkilendirerek tasavvufi derecelerini açıklamaktadır.
Ana Temalar
- Tevekkülün Tanımı ve Tasavvufi Anlamı
Tevekkül, tasavvufta kulun kendi iradesini Allah’a teslim etmesi ve dünyevi kaygılardan arınarak ruhen huzur bulması olarak tanımlanır. Bu kavram, insanın sebeplere başvurduktan sonra sonucu tamamen Allah’a havale etmesi ve bu süreçte zihinsel bir sükûnet içinde kalmasıdır. Herevî’ye göre tevekkül, imanın kemale ermiş hali olup, kulun Allah’a olan tam teslimiyetini ve güvenini yansıtır. - Tevekkül, Tefviz ve Sika İlişkisi
Herevî, tevekkül kavramını tefviz ve sika ile birlikte ele alır. Tevekkül, kulun Allah’a güvenerek işlerini ona havale etmesi anlamına gelir. Tefviz ise bu güvenin bir adım ötesine geçerek, insanın tüm tasarrufunu Allah’a bırakmasıdır. Sika ise, bu teslimiyetin kalpte huzur ve güven duygusuna dönüşmesidir. Bu üç kavram, tasavvufta kulun manevi yolculuğunda birbirini tamamlayan dereceler olarak kabul edilir. - Tevekkülün Dereceleri
Herevî’ye göre tevekkül üç derecede gerçekleşir. Birinci derecede, kul sebeplere başvurur ve sonucu Allah’a bırakır. Bu aşamada kişi, dünyevi kaygılardan tamamen sıyrılmasa da Allah’a güvenini korur. İkinci derecede, birey dünyevi endişelerden kurtulur ve kalbini yalnızca Allah’a yöneltir. Üçüncü derecede ise kişi, Allah’tan başka hiçbir güce güvenmez ve tüm sebeplerin ötesine geçerek yalnızca ilahi iradeye dayanır. - Tevekkül ve İman İlişkisi
Tevekkül ile iman arasında derin bir bağ bulunur. İslam âlimlerine göre tevekkül, imanın olgunlaşmasını sağlayan temel unsurlardan biridir. Gazali ve Kuşeyrî, tevekkülü tevhid bilincinin pratik yansıması olarak değerlendirir. Bu anlayışa göre, tevekkül sahibi bir mümin, Allah’ın iradesine teslim olarak dünyevi kaygılardan arınır ve ruhsal bir huzura kavuşur. - Tevekkülün Farz ve Fazilet Olarak Yeri
Tasavvufta tevekkül hem farz hem de fazilet olarak kabul edilir. Farz olan tevekkül, Allah’a güvenmenin bir gereği olarak görülürken, fazilet olan tevekkül, bu güvenin kalpte sükûnet ve huzur haline dönüşmesiyle gerçekleşir. Herevî’ye göre, bu iki boyut insanın manevi olgunluğa erişmesinde önemli rol oynar. - Tasarruftan Vazgeçme ve Velayet Bağlamı
Gerçek tevekkül, insanın kendi iradesini devre dışı bırakarak Allah’ın iradesine teslim olmasıyla mümkün olur. Tasavvufta bu, kulun dünyevi beklentilerden sıyrılarak ilahi hükme razı olması ve tam bir teslimiyet içinde yaşaması olarak değerlendirilir. Bu anlayış, velayet yolunda önemli bir adım olarak kabul edilir ve bireyin Allah’a olan yakınlığını artırır.
Sonuç
Bu seminerde tevekkül kavramının tasavvuftaki yeri, dereceleri ve ilahi irade ile insan iradesi arasındaki ilişki tartışılmıştır. Tevekkül, yalnızca dünyevi işlerden el çekmek değil, kalben ve ruhen Allah’a tam teslimiyetle yaşamak olarak tanımlanmıştır. Bir sonraki seminerde, tevekkülün tefviz ve sika ile olan bağlantısı daha ayrıntılı şekilde ele alınacaktır.
This seminar focuses on the concept of Tawakkul (trust in God), as discussed in the “Muʿāmalāt” (practices) section of Manāzil al-Sā’irīn. In Sufism, tawakkul refers to the state of entrusting all matters to God after taking the necessary means, while maintaining inner peace and contentment with divine will. Herevī presents tawakkul alongside tafwīḍ (complete surrender) and thiqa (absolute trust), describing the hierarchical relationship among these spiritual states.
Main Themes
- Definition and Sufi Context of Tawakkul
Tawakkul in Sufism is defined as the servant’s spiritual reliance on God, ensuring peace of mind regardless of worldly outcomes. It signifies a state where the believer acknowledges that, while actions are taken, the ultimate result rests solely with God’s will. Herevī considers tawakkul the pinnacle of faith, where the servant abandons self-reliance and trusts entirely in divine wisdom. - Relationship Between Tawakkul, Tafwīḍ, and Thiqa
According to Herevī, tawakkul is the initial stage, where one trusts in God while continuing to engage with worldly causes. Tafwīḍ represents a deeper state, where the servant not only trusts but completely surrenders all matters to God without personal concern. Thiqa, the final stage, is marked by unwavering confidence in divine providence, leading to profound inner tranquility. These stages reflect the progressive spiritual journey of the seeker toward complete reliance on God. - The Three Levels of Tawakkul
Herevī categorizes tawakkul into three levels. The first level involves trusting God while employing worldly means, ensuring that efforts do not undermine one’s spiritual reliance. The second level is marked by abandoning personal desires and worldly anxieties, fully embracing divine decree without question. The third level transcends even the concept of reliance itself, as the seeker no longer perceives causes but sees only the divine will as the true source of all outcomes. - Tawakkul and Its Connection to Faith
Tawakkul is intricately linked with faith (īmān). Prominent Sufi scholars like al-Ghazālī and al-Qushayrī describe tawakkul as the practical manifestation of true monotheism (tawḥīd), where reliance on anything other than God is seen as a deficiency in belief. In this view, tawakkul serves as both a reflection and a measure of one’s spiritual maturity. - Tawakkul as Obligation and Virtue
In Islamic theology, tawakkul is regarded both as an obligation (farḍ) and a virtue (faḍīlah). As an obligation, it is a fundamental expression of faith, while as a virtue, it signifies the transformation of that faith into a state of inner peace and contentment. Herevī highlights that true tawakkul emerges when external reliance fades, and the heart finds rest solely in God’s decree. - Renunciation of Self-Determination and the Path of Sainthood
True tawakkul in Sufism involves abandoning personal control and fully embracing divine will. This renunciation of self-determination is seen as a critical step on the path of sainthood (wilāyah), where the seeker relinquishes personal agency and entrusts every aspect of life to divine governance.
Conclusion
This seminar explored the role of tawakkul in Sufi practice, its hierarchical stages, and its connection to divine and human will. Herevī emphasizes that true tawakkul is not merely abandoning effort but maintaining complete spiritual reliance on God while engaging with the world. The next seminar will further examine the relationship between tawakkul, tafwīḍ, and thiqa, highlighting their roles in the seeker’s spiritual progression.