EKREM DEMİRLİ: GAZZÂLÎ, MİŞKÂTÜ’L-ENVÂR 2. SEMİNER ÖZETİ
Dersin Amacı ve İçeriği
Bu seminerde Gazzâlî’nin Mişkâtü’l-Envâr adlı eserinde varlık kavramına getirdiği yaklaşım ve bu yaklaşımın felsefî, kelâmî ve tasavvufî geleneklerle ilişkisi tartışılmaktadır. Gazzâlî’nin “varlık haktır” ifadesi üzerinden, onun özellikle İbn Sînâ felsefesi ve kelâmî düşünceyle hesaplaşması ele alınır. Metin, vahdet-i vücûd düşüncesine nasıl bir zemin oluşturduğu açısından incelenirken, Gazzâlî’nin henüz tam anlamıyla bu görüşü benimsemediği; ancak belirli metafizik yaklaşımlara zemin hazırladığı vurgulanır.
Ana Temalar ve Başlıklar
- Varlığın Ontolojik Yorumu: Varlık Haktır
Gazzâlî, varlığın kendisini bir “hakikat” olarak konumlandırır ve bu tavır onu kelâmcıların varlığı yalnızca zihnî bir kategori olarak gören anlayışından ayırır. Ona göre varlık sadece dış dünyada değil, aynı zamanda epistemolojik ve ahlaki düzeyde de bir “hak”tır.
- İbn Sînâ ile Zımni Tartışma
İbn Sînâ’nın zorunlu varlık (vâcibü’l-vücûd) anlayışıyla Gazzâlî’nin yaklaşımı arasındaki temel farklar ortaya konur. Gazzâlî, zorunlu varlığı kabul eder ancak onun mahiyet-vücûd ayrımına dayalı sistemine mesafe koyar. Bu yaklaşım, Gazzâlî’yi ontolojik planda daha metafiziksel bir yorum alanına taşır.
- Kelâmî Anlayışa Eleştiri: Varlığın İmkânsızlığı
Kelâmcılar açısından varlık, zatlar ve arazlar üzerinden tanımlanırken, Gazzâlî bu sınırlı çerçevenin dışına çıkar. Varlığın mutlaklığı ve zihin dışılığı vurgulanarak, kelâmî “yaratılmışlık merkezli” varlık anlayışı eleştirilir.
- Aynü’l-Vücûd ve Zât–Varlık İlişkisi
Gazzâlî’nin, Allah ile varlık arasında kurduğu ilişki, İbnü’l-Arabî’nin “aynü’l-vücûd” kavramına yaklaştırılır. Ancak Gazzâlî’nin, Zât ile sıfatlar arasındaki farkı koruduğu ve bir vahdet-i vücûd sisteminden söz etmediği netleştirilir.
- Ayân-ı Sâbite ve Potansiyel Mevcudiyet
İbnü’l-Arabî düşüncesinin temel kavramlarından biri olan “ayân-ı sâbite” Gazzâlî’de bulunmaz; ancak onun bilgi anlayışı, bu kavrama zemin hazırlayan izler taşır. Varlığın bilgiyle açığa çıkması ve bilgideki süreklilik Gazzâlî’nin bilgi ontolojisini gösterir.
- Çokluk-Birlik İlişkisi ve Zâhir-Bâtın Dengesi
Birlik-çokluk, zâhir-bâtın ilişkisi metafizik düzeyde yeniden tartışılır. Gazzâlî, bu dengeyi hem Kur’ân’ın zahir-batın yapısında hem de varlık mertebelerinde korumaya çalışır.
Sonuç
Bu seminerde Gazzâlî’nin Mişkâtü’l-Envâr adlı eserindeki varlık anlayışı klasik düşünce sistemleriyle karşılaştırmalı biçimde değerlendirilmiştir. Gazzâlî’nin varlığa dair söylemi, onu kelâmın ötesine taşıyarak tasavvufî düşünceye yaklaşan ama henüz İbnü’l-Arabî gibi bir vahdet-i vücûd sistemi kurmamış bir düşünür olarak konumlandırır.
Purpose and Content of the Seminar
This seminar examines Ghazālī’s treatment of the concept of being (wujūd) in Mishkāt al-Anwār, and how his approach relates to philosophical, theological, and mystical traditions. Focusing on the phrase “being is truth,” the session explores Ghazālī’s engagement with Avicennan metaphysics, his divergence from kalām-based ontology, and the extent to which his ideas provide groundwork for the later doctrine of waḥdat al-wujūd. Although Ghazālī does not fully adopt this ontological position, his metaphysical reflections anticipate key Sufi developments.
Main Themes and Headings
- Ontological Interpretation of Being: “Being is Truth”
Ghazālī characterizes being as a metaphysical truth, distancing himself from the kalām tradition, which treats being as a mere mental category. For him, being is not only external but also carries epistemic and ethical significance.
- Implied Dialogue with Ibn Sīnā
The differences between Ghazālī and Ibn Sīnā (Avicenna) are highlighted. While Ghazālī accepts the idea of a necessary being, he critiques the Avicennan distinction between essence and existence. His framework shifts toward a more metaphysical and less strictly philosophical notion of being.
- Critique of Kalām: The Limits of Created Ontology
Ghazālī challenges the theological view that defines being solely in terms of substances and accidents. He emphasizes the absoluteness of being and its extramental reality, which expands beyond the confines of createdness.
- Essence–Existence Relation and the Question of Unity
Ghazālī’s approach to divine essence and being shows parallels with Ibn al-ʿArabī’s concept of ʿayn al-wujūd (the very reality of being). However, Ghazālī maintains a distinction between essence and attributes, indicating that he does not establish a full waḥdat al-wujūd doctrine.
- Aʿyān al-Thābita and the Potential of Existence
Although Ghazālī does not explicitly articulate the doctrine of aʿyān al-thābita (immutable archetypes), his views on the unfolding of being through knowledge reflect preparatory elements of this concept. His epistemology reveals a latent ontological continuity.
- Unity–Multiplicity and the Balance of Ẓāhir–Bāṭin
The seminar revisits the metaphysical tension between unity and multiplicity, as well as the ẓāhir–bāṭin duality. Ghazālī upholds a careful balance, both in the Qur’anic hermeneutic structure and in the ontological hierarchy of being.
Conclusion
This seminar situates Ghazālī’s understanding of being within a comparative framework, highlighting how his metaphysical language transcends kalām and approaches Sufi cosmology. While he does not construct a full waḥdat al-wujūd theory, his reflections lay essential groundwork for its later formulation in the thought of Ibn al-ʿArabī and his followers.