EKREM DEMİRLİ: KİTÂBU’T-TEVHÎD OKUMALARI 16. SEMİNER ÖZETİ
Bu seminer, kelâm ilminin temel meselelerinden biri olan insanın özgürlüğü, iradesi ve Tanrı’nın fiilleri arasındaki ilişkiyi tartışmaktadır. İmam Mâtürîdî’nin düşünceleri çerçevesinde, Tanrı’nın iradesinin sınırları, insanın bilme ve yapabilme kapasitesi, hikmet ve gereksizlik (abes) kavramları ele alınmaktadır. Seminerde ayrıca Tanrı’nın fiillerinin amaçlı olup olmadığı, hikmetin Tanrı’ya izafe edilip edilemeyeceği ve insanın kaderinin nasıl şekillendiği gibi konular tartışılmıştır.
Ana Temalar:
- İnsanın Bilme ve Yapabilme Kapasitesi: Kelâm ilminin insanın neyi bilebileceği ve neyi yapabileceği üzerine yoğunlaştığı, ancak klasik literatürde genellikle eylemler üzerine odaklanıldığı ifade edilmiştir.
- Tanrı’nın Fiillerinde Hikmet ve Gaye: Tanrı’nın fiillerinin bir amacı olup olmadığı tartışılmış, hikmet ve abes kavramları çerçevesinde Tanrı’nın iradesinin sorgulanamaz olup olmadığı üzerinde durulmuştur.
- Tanrı’nın Egemenliği ve İhtiyaçsızlığı: İmam Mâtürîdî’ye göre Tanrı mutlak anlamda zengin (ganî) ve egemendir, hiçbir şeye muhtaç değildir. Bu nedenle Tanrı’nın fiillerini bir amaçla ilişkilendirmek, onu bir ihtiyaç sahibi gibi görmek anlamına gelebilir.
- Hikmetin Tanrı’ya İzafe Edilmesi Problemi: Eğer Tanrı’nın fiilleri bir amaç doğrultusunda gerçekleşiyorsa, bu durumda Tanrı’nın bir şeylere ihtiyacı olduğu düşüncesi ortaya çıkabilir. Ancak Sünni kelâm anlayışı, Tanrı’nın fiillerinin hikmetli olduğunu kabul etmekle birlikte, bu hikmetin Tanrı için değil, insan ve evren için geçerli olduğunu savunur.
- Sünni Kelâmın Epistemolojik Sınırları: İslam düşüncesinde hikmet kavramının sınırları belirlenirken, insanın Tanrı’nın fiillerini tam anlamıyla kavrayamayacağı vurgulanmıştır. Bu noktada Sünni kelâmın belli bir agnostik duruş sergilediği belirtilmiştir.
- Tanrı’nın Hikmetinin Kavranamazlığı: İnsan deneyimi, bilgeliğin cehaletin karşıtı olduğu fikrine dayanır. Ancak Tanrı mutlak bilgiye sahip olduğundan, onun fiillerindeki hikmetin insanlar tarafından tam anlamıyla kavranamayacağı ifade edilmiştir.
- Hikmet, Adalet ve Görecelilik: Mutlak iyi ve mutlak kötü kavramlarının değişken olduğu belirtilerek, bir şeyin bir bağlamda hikmetli, başka bir bağlamda anlamsız (abes) olabileceği görüşü ortaya konmuştur.
Sonuç:
Bu seminer, Tanrı’nın fiilleri ve insan iradesi konusundaki klasik İslam düşüncesini analiz ederek, İmam Mâtürîdî’nin bakış açısını detaylandırmaktadır. Tanrı’nın iradesinin mutlak olduğu ve hiçbir şekilde sınırlanamayacağı vurgulanırken, insanın sorumluluğu ve özgürlüğü bağlamında kader meselesi yeniden değerlendirilmiştir. Hikmet kavramının Tanrı açısından değil, insanın anlam arayışı çerçevesinde ele alınması gerektiği ifade edilerek, kelâmın pragmatik yönü ön plana çıkarılmıştır.
This seminar examines one of the fundamental issues of kalām (Islamic theology): the relationship between human free will, divine actions, and God’s will. Within the framework of Imām al-Māturīdī’s thought, the seminar explores the limits of God’s will, human capacity for knowledge and action, the concepts of wisdom (ḥikma) and purposelessness (‘abas), and whether divine actions have a specific purpose. It also addresses the question of whether wisdom can be attributed to God and how human destiny is shaped.
Main Themes:
- Human Capacity for Knowledge and Action: Islamic theology often focuses on what humans can do and know. Classical literature primarily emphasizes actions rather than abstract knowledge.
- The Purpose and Wisdom in Divine Actions: The seminar discusses whether God’s actions have an inherent purpose, questioning whether divine will is subject to ḥikma or if divine actions are beyond human reasoning.
- God’s Sovereignty and Self-Sufficiency: According to Imām al-Māturīdī, God is absolutely self-sufficient (ghanī) and sovereign, requiring nothing. Associating divine actions with a need or goal could imply dependency, which contradicts the Islamic understanding of God’s absolute power.
- The Problem of Attributing Wisdom to God: If God’s actions are guided by a purpose, it might suggest that He acts out of necessity. Sunni kalām acknowledges that divine actions are wise but maintains that this wisdom is relevant to humans and creation, not to God Himself.
- The Epistemological Limits of Sunni Kalām: Islamic thought limits the concept of ḥikma, emphasizing that human intellect cannot fully grasp God’s actions. Sunni kalām adopts a somewhat agnostic position regarding divine wisdom.
- The Incomprehensibility of God’s Wisdom: Human experience is based on the idea that wisdom is the opposite of ignorance. However, since God possesses absolute knowledge, His actions cannot be judged according to human notions of wisdom.
- Wisdom, Justice, and Relativity: The seminar argues that absolute good and absolute evil are relative concepts, suggesting that an action may be wise in one context but seemingly purposeless (‘abas) in another.
Conclusion:
This seminar provides an in-depth analysis of classical Islamic thought on divine actions and human free will, emphasizing Imām al-Māturīdī’s perspective. It affirms the absolute nature of God’s will while reconsidering the issue of human responsibility and destiny. The concept of wisdom is explored not from God’s perspective but as part of human attempts to find meaning, highlighting the pragmatic dimension of kalām.